10 Mayıs 2011 Salı

OTİZM ÇOCUKLKARIN TEDAVİSİ

-Otizm Spektrum Bozukluğuna Yönelik Tıbbi Tedavi Uygulamaları
 Otizmin bugün için tedavisi yoktur. Ancak, otizme eşlik eden tabloyu hafifletmek amacıyla başvurulan bazı tedaviler vardır. Örneğin; aşırı hareketlilik, öfke nöbetleri, uyku sorunları, nörolojik sorunlar ve mide-bağırsak sorunları için çeşitli tıbbi tedaviler uygulanmaktadır.
Bunlardan bazıları;
  • İlaç tedavisi
  • Vitamin- Mineral Tedavisi
  • Diyet tedavisi
  • Arındırma Tedavisi
  • Hiberbarik oksijen Tedavisi 
İLAÇ TEDAVİSİ
Henüz otizmin tedavisine yönelik bir ilaç geliştirilmiş değildir. Ancak, çeşitli duygusal bozuklukların tedavisine yönelik kullanılan psikotropik ilaçlardan, otizm spektrum bozukluğu olan bireylerde gözlenen çeşitli sorunlarla başa çıkmada da yararlanılmaktadır. Otizm spektrum bozukluğu olan bireylerde sıklıkla kullanılan psiktropik ilaçlar; antipsikotikler, antidepresanlar ve stimulanlardır. Ancak, tüm ilaç tedavileri gibi psikotropik ilaç tevdilerinin de hekim kontrolünde yürütülmesi ve umulan etkilerin ve yan etkilerin yakından izlenmesi gerekmektedir. (ASAT,2007; Jamnback, 2005)
Antipsikotikler, şizofrenide gözlenen zihin bulanıklığı ve gerçeklerden kopma durumları için kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçların bazılarının otizm spektrum bozukluğu olan bireylerde sıklıkla rastlanan kendini uyarıcı davranışlar, öfke nöbetleri, aşırı hareketlilik ve duygudurum değişkenlikleri üzerinde olumlu etkilerini gösteren araştırmalar vardır. ( Ramer, 2005b)
Antidepresanlar; depresyon, kaygı bozuklukları ve saplantı-zorlantı bozuklukları için kullanılan çeşitli ilaçları içermektedir. Otizm spektrum bozukluğu olan bireylerde de kaygı ve saplantı-zorlantı durumlarına rastlanabilmektedir. Dolayısıyla, bu tür sorunlarla başa çıkmada antidepresanlardan yararlanılmaktadır. Antidepresanların, otizm spektrum bozukluğu olan bireylerde gözlenen kendini uyarıcı davranışlar üzerinde de olumlu etkileri olduğunu gösteren çalışmalar vardır. ( Ramer, 2005a)
Stimulanlar; dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu için kullanılan ilaçlardır. Bu tür özellik gösteren otizm spektrum bozukluğu olan bireylerde de kullanılan stimulanların, bazı otizm spektrum bozukluğu olan bireylerde çok ciddi yan etkilere yol açtığı gözlenmektedir. Bu nedenle, bu ilaçların kullanımında çok dikkatli olunması önerilmektedir. (Ramer ve Jamnback, 2005)
VİTAMİN-MİNERAL TEDAVİSİ
Başta B6 vitamini ve magnezyum olmak üzere çeşitli bileşenlerde ve dozajlarda vitamin- mineral tedavilerinin otizm spektrum bozukluğu olan bireyler üzerindeki etkileriyle ilgili yürütülen çalışmalar karışık sonuçlar vermiştir. Örneğin, bazı çalışmalar bazı çocuklarda olumlu etkiler gösterirken, bazı çalışmalar göstermemiştir. Bu belirsizliğin olası nedenleri olarak,
a) Tedavinin etkilerinin çocuğun yakın çevresindeki kişilerin öznel değerlendirmesiyle belirlenmiş olması,
b) Tedavi sırasında bu çocukların çoğunun başka uygulamalar da almaları öne sürülebilir.
Yine de, maliyetinin ve yan etkilerinin düşük olduğu varsayımdan hareketle vitamin-mineral tedavisine halen başvurulmaktadır. Ancak, etkililik araştırması bulunmamasının yanı sıra uzun süre uygulanan yüksek dozajlı vitamin-mineral kullanımının ciddi yan etkilerinin gözlenmesi nedeniyle, günümüzde önerilen bir tedavi şekli değildir. ( Bruey, 2004; Ramer, 2005c, Schreibman, 2005)
DİYET TEDAVİSİ
Otizm spektrum bozukluğuna sahip çocuklarda mide-bağırsak sorunlarına sık rastlanması, gluten ve/veya kasein diyetlerinin geliştirilmesine yol açmıştır. Gluten diyetinde bazı tahılların, kasein diyetinde ise süt ve süt ürünlerinin tüketimi yasaklanmaktadır. Vitamin- mineral tedavisi gibi diyet tedavisinin etkileriyle ilgili araştırma bulguları da birbirleriyle çelişir niteliktedir ve bu araştırmaların çoğu vaka çalışması özelliği göstermektedir. Knivsberg ve arkadaşları ( 2002) tarafından yürütülen bir deneysel araştırmanın bulguları, deney grubunda olup da bir yıl boyunca gluten- kasein diyeti yapan çocuklarda olumlu gelişmeler olduğunu göstermiştir. Ancak, bu konuda çok daha fazla araştırmaya gereksinim olduğu bir gerçektir. Ayrıca, bu diyetlerin olası yan etkileri çok fazla olup bu yan etkilerin hekim tarafından titizlikle izlenmesi gerekmektedir. ( Hansen ve Ozonoff, 2003; Schreibman, 2005; Simpson, 2005; Volkmar ve Wiesner, 2004)
ARINDIRMA TEDAVİSİ
Bazı çevresel toksinlerin otizme yol açtığına ilişkin bazı görüşler vardır. Bu görüşlerde ağırlıklı olarak kurşun ve cıva gibi ağır metallerden söz edilmektedir. Dolayısıyla, otistik özellik gösteren çocukların bedenlerini ağır metallerden arındırmaya yönelik çeşitli tedaviler uygulanmaktadır. Ancak, bu tedavilerin etkili olup olmadıkları konusunda çok ciddi tartışmalar söz konusudur. Tartışma noktalarının başında, bu konuda yapılmış deneysel araştırma eksikliği gelmektedir. Ayrıca, bu arındırma tedavileri, özellikle de ağır metal fazlası olmayan kişilere uygulandığında, vücuttan yararlı minerallerin de atılmasına ve pek çok ciddi zararlar görmesine yol açabilmektedir. ( Metz, Mulick ve Butter, 2005). Fareler üzerinde yapılan bir araştırmanın ( stangle ve diğ., 2007) bulguları, kurşuna maruz kalmış farelere uygulanan arındırma tedavisinin, dikkat ve öğrenmede önemli gelişmelere yol açtığını; ancak, aynı tedavi kurşuna maruz kalmamış farelere uygulandığında, bu farelerde yaygın ve kalıcı bilişsel ve duygusal bozukluklar ortaya çıktığını göstermiştir. Bu bulgulardan hareketle araştırmacılar, kurşun ya da diğer ağır metallere maruz kalmamış çocuklara arındırma tedavisinin kesinlikle uygulanmaması gerektiği yönünde uyarıda bulunmuşlardır.
HİBERBARİK OKSİJEN TEDAVİSİ
Hiberbarik oksijen tedavisi oksijen odalarında uygulanan ve otizm spektrum bozukluğunda kullanımı son derece tartışmalı olan bir tedavi alternatifidir. Bu tedavi, çeşitli tıbbi sorunları ( örneğin, beyin hasarı) olan bireylere başarıyla uygulanmakla birlikte, otizmde de işe yaradığına ilişkin hiçbir deneysel araştırma bulgusu yoktur. Hiberbarik oksijen tedavisinin otistik özellik gösteren bazı vakalarda işe yaradığına ilişkin yalnızca bazı anekdotlardan söz edilmektedir. (ASAT, 2007) Örneğin, Rossignol ve Rossignol (2006), hiberbarik oksijen tedavisinin, başka durumlarda etkili oluyorsa, otizmde de etkili olacağını denencesel (hipotetik) olarak tartışan ve belli vakalardan söz eden bir makale yayımlamışlardır. Ayrıca, hiberbarik oksijen tedavisinin, orta ve iç kulağa zarar verme gibi olası yan etkileri de söz konusudur. Öyleyse, hiberbarik oksijen tedavisinin bilimsel dayanaklı bir uygulama olduğunu öne sürmek, bugün için olası değildir.
KAYNAKÇA: http://www.sagliksiz.net/otizm-tedavisi.html

19 Nisan 2011 Salı



Çok ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olan birey:Bireyin zihinsel yetersizliği yanında başka yetersizlikleri bulunması nedeniyle öz bakım, günlük yaşam ve temel akademik becerileri kazanamaması nedeniyle yaşam boyu bakım ve gözetime ihtiyacı olan bireyi,(IQ; 0-19)
Ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olan birey: Zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerindeki eksiklikleri nedeniyle öz bakım becerilerinin öğretimi de dahil olmak üzere yaşam boyu süren, yaşamın her alanında tutarlı ve yoğun özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi, (IQ;20-34)
Orta düzeyde zihinsel yetersizliği olan birey: Zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerindeki sınırlılık nedeniyle temel akademik, günlük yaşam ve iş becerilerinin kazanılmasında özel eğitim ile destek eğitim hizmetlerine yoğun şekilde ihtiyaç duyan bireyi, (IQ; 35-49)
Hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olan birey: Zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerinde hafif düzeydeki yetersizliği nedeniyle özel eğitim ile destek eğitim hizmetlerine sınırlı düzeyde ihtiyaç duyan bireyi, (IQ;50-69)
Görme yetersizliği olan birey: Görme gücünün kısmen ya da tamamen kaybından dolayı özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,
İşitme yetersizliği olan birey: İşitme duyarlılığının kısmen veya tamamen kaybından dolayı konuşmayı edinmede, dili kullanma ve iletişimde yaşadığı güçlükler nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,
Ortopedik yetersizliği olan birey: Hastalıklar, kazalar ve genetik problemlere bağlı olarak kas, iskelet ve eklemlerin işlevlerini yerine getirememesi sonucunda meydana gelen hareket ile ilgili yetersizlikler nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,
Serebral palsili birey: Doğum öncesi, doğum sırası veya doğum sonrasında meydana gelen beyin hasarının neden olduğu kas ve sinir sistemi bozukluklarına bağlı motor becerilerde yetersizliğinden dolayı özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,
Otistik birey: Sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişim, ilgi ve etkinliklerdeki sınırlılığı erken çocukluk döneminde ortaya çıkan ve bu özellikleri nedeniyle özel eğitim ile destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,
Dil ve konuşma güçlüğü olan birey: Dili kullanma, konuşmayı edinme ve iletişimdeki güçlük nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan birey: Yaşına ve gelişim seviyesine uygun olmayan dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik, hiperaktivite ve dürtüsellik belirtilerini en az iki ortamda ve altı ay süreyle gösteren, bu özellikleri yedi yaşından önce ortaya çıkan, özel eğitim ile destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,
Duygusal ve davranış bozukluğu olan birey: Yaşına uygun olmayan sosyal ve kültürel normlardan farklı duygusal tepki ve davranışlar göstermesi nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,

Özel öğrenme güçlüğü olan birey: Dili yazılı ya da sözlü anlamak ve kullanabilmek için gerekli olan bilgi alma süreçlerinin birinde veya birkaçında ortaya çıkan ve dinleme, konuşma, okuma, yazma, heceleme, dikkat yoğunlaştırma ya da matematiksel işlemleri yapma güçlüğü nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,
Süreğen hastalığı olan birey: Sürekli ya da uzun süreli bakım ve tedavi gerektiren hastalığı nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan bireyi,
Üstün yetenekli birey: Zekâ, yaratıcılık, sanat, spor, liderlik kapasitesi veya özel akademik alanlarda akranlarına göre yüksek düzeyde performans gösteren bireydir.
kaynakça:http://www.aktuelpsikoloji.com/haber.php?haber_id=4831&print=1

5 Nisan 2011 Salı

ÖZEL EĞİTİMİN TANIMI VE ÖNEMİ

 ÖZEL EĞİTİMİN TANIMI VE ÖNEMİ


   Özel eğitim, özel eğitim gerektiren bireylerin eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için özel olarak yetiştirilmiş personel, geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemleri ile onların özür ve özelliklerine uygun ortamlarda sürdürülen eğitimdir.
   Özel gereksinimi olan bireylerin, mümkün olan en erken dönemde, gereksinimlerine uygun eğitim ortamlarında, uygun yöntemler ve araç-gereçler kullanılarak desteklenmesi var olan kapasitelerini en üst seviyede kullanabilmeleri açısından önemlidir. Ayrıca bu bireylerin toplumca kendilerinden beklenen rol ve sorumluluklar ile gelişimsel görevlerini yerine getirebilmeleri, kendilerine en uygun özel eğitim hizmetinden yararlanabilmelerine bağlıdır.
KAYNAKÇA: http://cocukvegelisimi.blogcu.com/ozel-egitimin-tanimi-ve-onemi 



ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ
Bu faaliyet ile çocuk Gelişimi ve Eğitimi alanı altında yer alan meslekleri tanıyabilecekseniz.
0-18 yaş çocuklarının gelişim alanlarını (fiziksel, psikomotor, zihinsel, dil, sosyal ve duygusal) ve özelliklerini tanıyıp alışkanlık ve gereksinimleri konusunda bilgi kazanmış olan, onların sorunlarını giderici önlemler alabilen, özel eğitime gereksinim duyan çocukları tanıyıp bu çocuklar için uygun eğitim ortamını düzenleyebilen, anne ve çocuk sağlığı konusunda bilinçli olan, 0-12 yaş çocuklarında görülebilen hastalıkların belirtilerini, korunma yollarını ve bakımını bilen, ilk yardım konusunda bilgi ve beceri kazanan, erken çocukluk eğitim kurumlarında program hazırlayıp uygulayabilen, bu yaş çocuklarının ilgilerine, yeteneklerine, gelişim düzeylerine ve gelişen teknolojiye uygun drama, müzik, sanat ve Türkçe dil etkinlikleri uygulayabilen, eğitici oyuncaklar hazırlayabilen, kullandığı araç gerecin basit bakım ve onarımını yapabilen, çalıştığı iş yerinde günlük menü ve yiyecekleri ilkelerine uygun hazırlayabilen, kendi alanındaki mesleki ve teknik becerilerini kullanarak iş yerinde ve çevresindeki sorunları çözebilen, teknolojik gelişmelere açık, girişimci, problem çözme becerisine sahip, çevresiyle uyumlu ilişkiler kurabilecek nitelikte meslek elemanı yetiştirmeyi amaçlayan keyifli bir alandır.
Meslek elemanları, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Anadolu kız meslek ve kız meslek liseleri, ilköğretim okulları ile resmî ve özel kurumların kreş, yuva, anaokulu, ana sınıfı gibi erken çocukluk eğitim kurumlarında, rehabilitasyon merkezlerinde ve çocuk kulüplerinde çalışabilirler.
Erken çocukluk yılları (okul öncesi eğitim ) çocuğun gelişiminin en hızlı olduğu dönemdir. Kadının çalışma hayatına atılması ve okul öncesi eğitimin öneminin giderek daha da anlaşılması nedeniyle alan hızla gelişmiş, bu da okul öncesi eğitim kurumlarına olan talebi artırmıştır. Bu kurumlarda görev alacak nitelikli ve iyi yetişmiş eleman ihtiyacı da gün geçtikçe önem kazanmaktadır.
KAYNAKÇA: www.osmangaziimkbkml.k12.tr/4